Spiritüel bakış açısı ile neden hastalanırız için bir blog yazısı yazmaya çalışacağım. Spiritüel bakış açısına göre, hastalıkların fiziksel, zihinsel ve ruhsal sebepleri vardır. Fiziksel sebepler, vücudumuzun dengesini bozan mikroplar, virüsler, toksinler, alerjenler, yaralanmalar, genetik faktörler gibi etkenlerdir. Zihinsel sebepler, stres, kaygı, korku, öfke, suçluluk, pişmanlık gibi olumsuz duygu ve düşüncelerdir. Ruhsal sebepler ise, ruhumuzun amacı ve özü ile uyumlu olmayan yaşam tarzı, inançlar, davranışlar ve ilişkilerdir.
Hayat amacı, insanın varoluş sebebi, hayattan beklentisi ve kendisini gerçekleştirmesi için izlediği yoldur. Hayat amacını keşfetmek, insanın mutlu ve anlamlı bir yaşam sürmesine yardımcı olur. Ancak hayat amacını keşfetmek her zaman kolay olmayabilir. Bazı insanlar hayat amacını erken yaşlarda bulurken, bazıları ise uzun yıllar arayış içinde kalabilir. Peki hayat amacını keşfetmek için neler yapılabilir? İşte hayat amacını keşfetmenin 5 yolu:
Jung arketipleri, İsviçreli psikolog Carl Gustav Jung’un analitik psikoloji kuramında kullandığı bir kavramdır. Jung arketipleri, insanın kolektif bilinçdışında yer alan ve tüm insanlarda ortak olan evrensel semboller, motifler ve temalardır. Jung arketipleri, insanın kişiliğini, davranışlarını ve hayatını etkileyen güçlü ve derin psikolojik yapılar olarak tanımlanabilir.
Jung’un Varoluşçuluğa Katkıları Nedir ve Ne Anlama Gelir?
Jung’un varoluşçuluğa katkıları, İsviçreli psikolog Carl Gustav Jung’un analitik psikoloji kuramının, varoluşçu felsefe ve psikoterapi ile olan ilişkisini ifade eder. Jung’un varoluşçuluğa katkıları, insanın özgürlüğü, anlam arayışı, bireyselleşmesi ve ruhsal gelişimi gibi konularda önemli bir perspektif sunar.
Kendini bil felsefesi, Sokrat tarafından geliştirilmiş ve öğrencisi Platon tarafından yaygınlaştırılmıştır. Sokrat, insanın kendini tanıması ve sorgulaması gerektiğini savunmuş, "Kendini bilen Rabbini bilir" deyimini kullanmıştır².
Dişil enerji, hayatın yaratıcı, alıcı, sezgisel, duygusal, akışkan ve dönüştürücü yönünü temsil eden bir kavramdır. Dişil enerji, sadece kadınlara özgü değil, her insanın içinde bulunan bir potansiyeldir. Dişil enerji, hayatımızda denge, uyum, bereket, sevgi ve mutluluk yaratmamıza yardımcı olur.